3. Konu;
Çevrenin mi ekonominin yoksa
ekonominin mi bir parçası olduğu.
Ekonomi genişledikçe
ekosisteme daha bağımlı hale geliyor ve
dünyanın doğal sınırına yaptığı baskı arttıkça
uyuşmazlık daha da tahrip edici oluyor.
3
4. Yeryüzündeki her şeyin
insan için yaratıldığına inanarak;
beş kuruş para harcamadan soluk alıyor,
suyu ve toprağı kullanıyor,
atmosferi ısıtıyor,
milyonlarca yılda oluşmuş
yer altı kaynaklarının
sonsuza kadar yeteceğini sanıyoruz.
4
5. Tek tutkumuz; zenginleşmek ve tüketmek.
Peki ya,
akarsuların, ormanların, meraların, aküferlerin,
biyolojik çeşitliliğin,
balık yataklarının ve
karnımızı doyuran toprağın sağlığı?
5
6. Medeniyetlerin arkeolojik kalıntılarından yola çıkarak,
çevreye zarar veren ekonomik adımlarının
sonuçlarını görüyoruz.
Tarım Devrimi; Göçebe yaşamdan yeni çiftçilik
kültürünü geliştirdi. Dünya yüzeyini değiştirdi.
Sanayi Devrimi; Odundan fosil yakıtlara geçen
faaliyetler, ek üretkenlik ve yaratıcı enerjileri ortaya
çıkardı.Dünyanın atmosferini değiştirdi.
6
7. o çağı farklılaştıran maddelerle anılmaktadır
–ÖrneğinTaş Devri ve Bronz Çağı.
Şu an yaşadığımız çağ ise, özel olarak bir maddenin
kullanımına dayalı olmayan ancak birçok maddenin
büyük miktarlarda tüketildiği
Madde Çağı’dır.
7
8. mevcut tarım alanlarının verimliliğinin arttırılması,
her yıl 80 milyon kişinin eklendiği
nüfusu beslemenin temeli.
Bu, ekosistemi korumak açısından da çok önemli.
8
9. 1950, 6 trilyon dolar
2000, 43 trilyon dolar
Önümüzdeki 50 yıl, 172trilyon dolar.
* yıllık %3 büyüme
9
10. Ormanlar küçülüyor
Yer altı su seviyeleri düşüyor
Toprak erozyonu hızlanıyor
Balık yatakları tükeniyor
Bitki ve hayvan türleri azalıyor
Yeni hastalıklar çıkıyor
Yoksulluk ve açlık artıyor
Nüfus çoğalıyor
İklimler değişiyor
Göç ve mültecilik artıyor
Doğal afetlerin sıklığı, maddi manevi hasarları artıyor
10
11. Neslimizi bekleyen zor görev,
ekolojinin ilkelerini gözeten
bir eko-ekonomiyi oluşturmaktır.
11
13. Endüstri devrimi 1976’da başladı.
1950’de fosil yakıtların yarattığı
CO2 16milyon ton (280ppm)
2000’de 6.3milyar ton (370ppm) ulaştı.
CO2 yükseldikçe dünya sıcaklığı artıyor.
Su kıtlığı da artık haberlerde. Her kıtada kuyular kuruyor.
2050’ye kadar dünya nüfusuna eklenecek 3.2 milyar insan
zaten su kıtlığı yaşayan ülkelerde doğunca,
durum daha da hassaslaşacak.
13
14. İnçlerle ölçülen üst toprağın ince kabuğu uygarlıkların
temelidir.
Erken medeniyetler yanlış yönetim ve erozyon nedeniyle
verimli üst topraklarını kaybedince besin arzları da
daraldığından çökmüşlerdir.
2000 yılında Dünya Koruma Birliği- IUCN en güncel
Tehdit AltındakiTürler Listesi’ni yayınladığında,
tüm kategorilerde “kritik oranda risk altında” olanlarda
bir artış olduğu görüldü.
14
15. BM, 2000’de 6.1 milyar olan
dünya nüfusunun
2050’de 9.3milyara
2150’de ise
694 milyara ulaşacağını öngörüyor.
Gökten böylesine bir nüfus artışına yetecek
ne yağmur yağıyor, ne de toprak var.!
15
16. Bugünün küresel ekonomisini
pazar güçleri şekillendirmiştir,
ekolojik ilkeler değil.
Sürdürülebilir bir ekonomi,
bağımlı oldukları ekosistemlerin
sürdürülebilir verimini gözetir.
Ekologlar ve ekonomistler birlikte çalışarak,
ilerlemeyi sürdürülebilecek eko-ekonominin
şekillenmesi ve yapılanmasını sağlayabilirler.
16
17. enerjinin verimli kullanımı ekonomi ve
çevre açısından çok önemli.
Dünya, en azından, mevcut fiyatlarla karlı olan
enerji verimliliği yatırımlarını gerçekleştirmelidir.
Yalnızca bu bile, enerji kullanımının önemli oranda
düşmesini sağlayacaktır.
17
19. üye 30 ülkeyi kapsayan çevresel gelecek adlı rapor,
çevresel tehditlerle baş etmek için geniş tabanlı
vergi yapılandırmasını salık vermiştir.
19
20. Güçlü siyasi liderleri destekleyen
bilinçli vatandaşlar,
ortak ve akıllı faaliyetler ister.
20
21. Tarım ve Sanayi Devrimleri hayatta kalmak için
yeni keşiflere ve teknolojik gelişmelere bağlıydı.
Çevre Devrimi ise; içgüdülerimize.!
21
22. Ekonominin pazara göre şekillendiği bir dünyada
pazar ekonomisinden sinyal alan politikacılar ile
bu değişimi nasıl sağlayabiliriz?
Tüketici olarak,
önceliklerimizde ve bireysel davranışlarımızda
ciddi değişiklikler yapmak gerekmektedir.
22
27. Bir zamanlar
ciddi çevre reformlarına karşı koyan
dev kuruluşların üst düzey yöneticileri
küresel kapitalizmin kaleleri olmaktan çıkıp
çevrecilere benzemeye başladılar..
27
28. Sürdürülebilir bir ekonomi kurmak için
biraraya gelecek miyiz?
Veya çevresel olarak sürdürülemez ekonomimizle
yola devam edip,
ekonominin çökmesini mi bekleyeceğiz?
Bu uzlaşılabilecek hedef bir değil.
Hiç kuşkusuz kararı bizim neslimiz verecek.
Ancak, bu karar bizden sonra gelecek tüm
nesilleri etkileyecek.
28