2. İstanbul Üniversitesi
KAMU DİPLOMASİSİ ve YUMUŞAK GÜÇ OLARAK İTİBAR
Prof. Dr. Vedat DEMİR, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
3. Kamu Diplomasisi
Kamu diplomasisi, tatbikatları daha eskiye gitmekle birlikte yakın dönemde kullanılmaya başlamış bir kavramdır. Çok hızlı gelişen kitle iletişim vasıtaları, dünyadaki küreselleşme süreci, 1990 öncesi soğuk savaş döneminden çok farklı bir milletlerarası sistem ortaya çıkarmıştır.
Artık sadece devletlerin ve hükümetlerin değil, bunların yanında millî ve milletlerarası sahada hükümet harici organizasyonların ve medyanın daha tesirli olduğu bir dünyada yaşanmaktadır. Bu süreç eski klasik diplomasi anlayışını da değiştirmiş, farklı aktörlerin olduğu farklı bir diplomasi ortaya çıkmıştır.
3
4. Kamu Diplomasisi
Kamu diplomasisi terimi ilk olarak 1965 yılında, Edmund Gullion tarafından tatbik edilmiştir. Gullion’a göre kamu diplomasisi; “kamuoyu davranışlarının dış politika teşkilinde ve icrasındaki tesiridir. Geleneksel diplomasinin ötesinde milletlerarası münasebetlerin farklı boyutlarını ihata eder.
4
Edmund Gullion
5. Yumuşak Güç (soft power)
Terim Joseph S. Nye tarafından, askerî ve ekonomik gücünden ziyade kültürünün cazibesi hasebiyle bir aktörün milletlerarası zeminde istediğini alma kabiliyetinin bir ifadesi olarak icat edilmiştir.
“Yumuşak Güç” teriminin ortaya çıkışı kamu diplomasisi açısından mühim bir yeniliktir.
5
Joseph Nye
6. Yumuşak Güç
Yumuşak güç kavramına Joseph S. Nye ilk kez 1990 yılında Bound to Lead adlı kitabında temas eder.
ABD’nin sadece askerî ve iktisadî açıdan değil, yumuşak güç adını verdiği üçüncü boyutta da en güçlü devlet olduğunu ifade eder.
Müteakip senelerde bu kavram dünyada daha sık kullanılmaya başlar.
6
7. Yumuşak Güç
Nye, 2002 yılında yazdığı ve “muzafferiyet” hissine karşı Amerika’yı ikaz eden The Paradox of American Power adlı kitabında “yumuşak güç” terimine daha güçlü bir şekilde vurgu yapar
7
8. Yumuşak Güç
Bir ülke dünya politikasında arzu ettiği neticeleri başka ülkeler onun peşinden gitmek istediği, onun değerlerine hayran olduğu, onun refah ve açıklık seviyesine erişmeyi arzuladığı için de alabilir.
Bu güç veçhesine, yani istediği şeyi başkalarının da arzu etmesini temin etmeye, yumuşak güç adı verilir.
8
9. Yumuşak Güç
Yumuşak güç başkalarının tercihlerini şekillendirme maharetine dayanır.
Aynı zamanda yumuşak güç, siyasî gündemi diğer insanların önceliklerini şekillendirecek tarzda tayin etme kabiliyetine dayanır.
9
10. Yumuşak Güç
Demokrasi, insan hakları ve ferdî fırsatlar gibi değerler fazlasıyla cezbedicidir.
Nye, bir tehlikeye dikkat çeker: “Kendini beğenmişlik yapar ve daha derin değerlerimizin asıl mesajını yok edersek, bu hayranlık nefrete dönüşebilir.”
10
11. Yumuşak Güç
Bazı ülkeler, askerî ve iktisadî ağırlıklarından daha fazla olan siyasî nüfuzlarını kullanabilirler; çünkü ekonomik yardım yapma veya arabulucu olma gibi cezbedici hususiyetlere sahip olmak ülkelerin menfaatinedir.
11
12. “Yumuşak güç” ve “nüfûz” aynı şeyler değildir.
Nüfûz, tehditlerin ve paranın sert gücüne de dayanabilir.
Yumuşak güç aynı zamanda kendine çekme maharetidir ve “cezbetmek” “razı etmek” demektir.
12
Yumuşak Gücün Kaynakları
13. •Kültür (Başkalarına cazip geldiği yerlerde)
•Siyasî değerler (yurt içi ve yurt dışında onlara göre yaşadığında)
•Dış politikalar (meşrû ve ahlâkî olarak otoriter göründüğünde)
13
Yumuşak Gücün Kaynakları
14. Kültür:
Demokrasi, ferdî hürriyet, daha yüksek toplumsal seviyeye ulaşmak ve aleniyet gibi Amerikan popüler kültüründe sık sık ifade edilen değerler, yüksek tahsil ve dış politika gibi sahalarda Amerikan gücüne katkıda bulunur
14
Yumuşak Gücün Kaynakları
15. Yumuşak Gücün Kaynakları
Kültür:
•Kültür, bir toplum için mana ifade eden değerlerin ve uygulamaların bütünüdür.
•Yaygın olarak, seçkinlere hitap eden edebiyat, sanat ve eğitim gibi üst kültür ve eğlenceye dayalı popüler kültür olarak ikiye ayrılır.
15
16. Kültür: Bir ülkenin kültürü, evrensel değerler ihtiva ettiğinde ve politikalarının da paylaştığı değerlere ve menfaatlere hizmet ettiğinde, meydana getirdiği sorumluluk ve cazibe sebebiyle, istediği neticeleri elde etme ihtimalini artırır
16
Yumuşak Gücün Kaynakları
17. Kültür: Hollandalı tarihçi Rob Kroes, on dokuzuncu asrın Avrupasındaki deniz nakliyatı ve göç hareketleri için hazırlanan posterlerin, Amerika’yı, Batı’yı, hürriyetin sembolü olarak gösteren bir imaj meydana getirdiğini ifade ediyor.
1944’te, Amerika’nın ticarî reklâmları, Franklin Roosevelt’in dört hürriyetinden bahsederek yayılmıştır.
17
Yumuşak Gücün Kaynakları
18. Kültür: Popüler kültürel cazibe ABD’nin Sovyetler Birliği karşısında Soğuk Savaşı kazanmasında da ehemmiyetli bir tesirde bulunmuştur.
Televizyon ve sinema Berlin Duvarı’nı, 1989’da yıkılmasından çok daha önce delip geçmişti.
18
Yumuşak Gücün Kaynakları
19. Kültür: Popüler kültür çerçevesinde telâkki edilelecek başka bir saha milletlerarası spor müsabakalarıdır.
Milletlerarası bir spor hadisesini, kamu diplomasisi için kullanmaya çalışan ilk ülke Nazi Almanyası olmuştu.
19
Yumuşak Gücün Kaynakları
20. Siyasi Değerler: Bir hükûmetin yurt içindeki (demokrasi), milletlerarası kuruluşlardaki (diğerleriyle birlikte çalışan) ve dış politikadaki (barışın ve insan haklarının gelişmesine yardımcı olan) tavrıyla savunduğu değerler başkalarının tercihlerine oldukça tesir eder
20
Yumuşak Gücün Kaynakları
21. Hükûmet Politikaları ve Dış Politika: Bir ülkede hükûmetlerin yapmış oldukları icraatlar, hem dâhildeki hem de milletlerarası sahadaki politikaları, yumuşak güç olarak büyük tesire sahiptir.
Dünya kamuoyları diğer ülkelerdeki politik faaliyetlere ve icraatlara karşı artık çok daha hassastırlar.
21
Yumuşak Gücün Kaynakları
22. Yumuşak Gücün Kaynakları
Yurt içi ve yurt dışındaki hükümet politikaları da diğer bir potansiyel yumuşak güç kaynağıdır.
2003’te Irak Savaşı’ndan sonra yapılan anketlerde, ABD’nin cazibesinin hızla azaldığı müşahede edildi.
22
23. Yumuşak güç kaynaklarını çeşitli unsurlar ve vasıtalarla yapmak icap etmektedir.
Bunların en mühimleri toplum ve kamuoyu üzerinde büyük bir tesire sahip olan hükûmet harici organizasyonlar (non- governmental organization -NGO), sivil toplum teşekkkülleri ve medyadır.
23
Yumuşak Gücün Vasıtaları
24. Hükûmet Harici Organizasyonlar: Yeni küresel sistemde, hükûmetler diplomasi sahasında tek başlarına demokratik meşrûiyeti ve sorumluluğu temsil etmekle birlikte, hükûmet harici organizasyonlar (HHO), milletlerarası ve bölgesel kuruluşlar ile küresel şirketler de dış politikanın teşekkülüne ve icrâsına yapıcı katkıda bulunmaktadırlar.
24
Yumuşak Gücün Vasıtaları
25. İş Dünyası ve Küresel Şirketler:
•Ticaret tarihte de her zaman bir ülkenin en ehemmiyetli yumuşak gücünü teşkil etmiştir.
•Devletlerin başaramadığını, şirketler ve ticarî müesseseler daha kolay başarmaktadır.
•Başka ülke halklarıyla dostluk ve ahbaplık tesis etmede, onların sempatisini kazanmada ticarî faaliyetler ve ticarî şirketler inanılmaz bir tesire sahiptirler.
25
Yumuşak Gücün Vasıtaları
26. Enformasyon Teknolojileri, Medya ve İletişim
Yeni kamu diplomasisi devamlı sûretle son zamanlarda dünya iletişim teknolojilerinde meydana gelen değişimlere ve teknolojinin rolüne işaret etmektedir.
Kişilerarası küresel iletişim internet sahasında meydana gelen inkişaflarla beraber ehemmiyetli bir gelişme göstermiştir.
26
27. Enformasyon Teknolojileri, Medya ve İletişim
Günümüzde bilgiyi temin eden en güçlü mecra internettir.
Küresel elektronik vasatın oluşturulması, enformasyonu, kanaatlerin, fikirlerin, hizmetlerin ve malların mübadelesini yoğunlaştırmış ve müşterek menfaatlerle birbirine bağlı farklı toplulukların meydana gelmesine yardımcı olmuştur.
27
28. KAMU DİPLOMASİSİ TEKNİK VE METODLARI
1) Dinleme,
2) Müdafa,
3) Kültürel Diplomasi,
4) Mübadele Diplomasisi,
5) Milletlerarası Yayıncılık
6) Psikolojik Mücadele
28
29. Dinleme
Dinlemek, bir aktörün (oyuncunun), yurtdışındaki kamu ve görüşleri hakkında veri toplayıp ve derleyip, bu veriyi politikasını ya da daha geniş manada kamu diplomasisi yaklaşımını buna göre yönlendirerek milletlerarası çevreyi yönetme teşebbüsünde bulunmasıdır.
29
30. Dinleme
Kamuoyu Araştırmaları: Dinleme tekniğinin en önemli çalışma sahalarından biri hedef ülke halklarının kamu diplomasisi tatbik eden ülke hakkındaki düşünce ve kanaatlerinin muntazamanan objektif bir şekilde takip edilmesidir.
30
31. Müdafaa
Kamu diplomasisinde müdafaa, bir oyuncunun, muayyen bir politikayı, fikri veya umumiyetle alakadarhususları, yabancı kamu hafızasında/düşüncesinde aktif bir şekilde desteklemek için, milletlerarası iletişim faaliyeti icrâ ederek, milletlerarası zemini yönetme teşebbüsüdür.
31
32. Müdafaa
Günümüzde müdafa büyükelçilik-medya münasebetlerini ve bilgilendirme çalışmalarını ihtiva eder.
Müdafanın unsurları kamu diplomasisi’nin bütün sahalarında bulunur ve kısa vâdeli faydası sebebiyle, tarihî olarak kamu diplomasisi’nin bu boyutunu ve onunla yakın irtibatta olan bürokrasinin unsurlarını, kamu diplomasisi yapısının merkezine yerleştirme temayülüne yol açmıştır.
32
33. Kültürel Diplomasi
Kültürel diplomasi, bir aktörün, kültürel kaynaklarını ve başarılarını ülke dışına aktararak milletlerarası çevreyi yönetme teşebbüsüdür.
33
34. Kültürel Diplomasi
Günümüzde bu British Council veya Italian Cultural Institute gibi organizasyonların çalışmalarını ihtiva eder.
Müdafa rolleriyle ve aleni diplomatik hedefleriyle alakalı rahatsızlık, bazı kültürel diplomasi organizasyonlarının kendilerinin kamu diplomasisi terimiyle aralarına mesafe koymalarına sebep olmuştur.
34
35. Kültürel Diplomasi
Bu sahada kurumsal veya müteşebbis kültürel diplomasi olarak isimlendirilebilecek faaliyetler de mühim bir rol oynamaktadır.
35
36. Mübadele Diplomasisi
Mübadele diplomasisi bir aktörün, bir çalışma ve/veya kültürel etkileşim süreci için vatandaşlarını yabancı ülkelere göndererek ve mukabil yabancı ülkelerden insanları kabul ederek milletlerarası zemini yönetme teşebbüsüdür.
36
37. Mübadele Diplomasisi
Eğitim Mübadele Programları
Öğrenci mübadele programları, kültürel alışveriş için ciddi bir zemin teşkil etmektedir.
Eğitim maksadıyla yabancı ülkelerden öğrenci kabul etmek kadar, başka ülkelere öğrenci göndermek de kamu diplomasisinin gâyelerine hizmet etmektedir.
37
38. Mübadele Diplomasisi
Eğitim Mübadele Programları
ABD üniversitelerinde eğitim gören talebeler ülkelerine döndüklerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin zenginliği, ihtişamı, demokratik sistemi ve liberal ekonomisinden etkilenmiş insanlar olarak bu ülkeye daha sempatik yaklaşacaktır.
38
39. Mübadele Diplomasisi
Eğitim Mübadele Programları
Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel: “Ülkemiz için, burada eğitim gören, istikbalin dünya liderlerinin dostluğunu kazanmaktan daha iyi bir servet düşünemiyorum”
39
40. Mübadele Diplomasisi
İngiltere Turizm İdaresi’nin yaptığı araştırmalara göre İngiltere’ye gelen turistler istikrarlı şekilde ülkeden, geldiklerinden daha müspet bir intibayla ayrıldıklarını ifade etmektedirler.
40
41. Milletlerarası Yayıncılık
Milletlerarası Yayıncılık bir oyuncunun (aktörün), dış politikaya angaje olmak için, radyo, televizyon ve internet teknolojilerini kullanarak milletlerarası çevreyi yönetme teşebbüsüdür.
41
42. YUMUŞAK GÜÇ OLARAK İTİBAR
Kamu diplomasisi terimi, kültürel diplomasi, yumuşak güç, siyasî iletişim, kültürlerarası diyalog ve kültürlerin diyaloğu, medeniyetlerin diyaloğu, propaganda, kriz yönetimi, medya yönetimi, medya münasebetleri, halkla ilişkiler, stratejik iletişim, global iletişim, stratejik etki, psikolojik faaliyetler, enformasyon ve medya faaliyetleri gibi pek çok teknik terimi şümûlüne alır.
42
43. İmaj ve İtibar Yönetimi
Dünya çapında ülkeler ve milletler uzun süredir imaj gelişimi ile meşguldürler.
Ülke ve milletlerin imajlarının fonksiyonu tarih, milletlerarası münasebetler, diplomasi, edebiyat, toplumsal psikoloji, sosyoloji, iletişim çalışmaları, pazarlama ve halkla ilişkilerin dâhil olduğu çeşitli disiplinlerde geniş bir şekilde mütalaa edilmektedir.
43
44. İtibar günümüzde geçmiştekinden daha önemli bir unsur haline gelmiştir.
Siyasî mücadeleler itibarın inşası ve tahribi üzerine teşekkül etmektedir.
Hükûmetler itibar hususunda yalnız diğer hükûmetlerle değil, aynı zamanda haber medyası, şirketler, sivil toplum teşekkülleri, hükûmetler arası organizasyonlar ve bilimsel topluluklara ait ağlar ve geniş bir çeşitlilik arz eden alternatif yapılarla rekâbet etmek durumundadırlar
44
İmaj ve İtibar Yönetimi
45. Politikalarını anlatma gayretlerinden, ürünlerini satma veya yatırım celbetmeye kadar, bir ülkenin gerçekleştirdiği bütün faaliyetler ve bulunduğu bütün irtibat noktaları bu ülkenin genel imajını besleyecek ve hem olumlu, hem de olumsuz bir şekilde tekrar ona aksedecektir.
45
İmaj ve İtibar Yönetimi
46. Dünya siyasetinde imaj her zaman önemli olmuştur; fakat “bolluk paradoksu” yüzünden itibarın rolü, daha önemli bir güç kaynağı haline gelmiştir.
Propaganda gibi görünen malûmat, sadece reddedilmekle kalmaz, bir ülkenin güvenilirlik hususundaki itibarına aksülamel yapabilir.
İkinci Körfez Savaşı öncesi Saddam Hüseyin’in gücüyle alakalı mübalağalı iddialar, İngiltere’nin ve Amerika’nın itibarına, bedeli ağır bir darbe vurmuştur.
46
İmaj ve İtibar Yönetimi
47. Marka Yönetimi
Ürün, alaka, dikkat ve tüketim için pazara arz edilebilecek, arzu veya talebi karşılayabilecek her şey olarak tarif edilebilir.
Ürünlerin bir markaya sahip olmalarının temel sebebi, o ürünün diğer ürünlerden farklılaşmasını temin etmektir.
Marka, tüketicilerin hem bilgi işleme sürecinde hem de ürüne duydukları itimat açısından yönlendirici bir fonksiyona sahiptir. Bu sebeple ürünün adı ya da görsel kimliği ürünün tarifinin çok ötesine geçmiştir.
47
48. Mekân ve Ülke Markalaşması
Markalaşma kavramlarını şehirler, bölgeler ve ülkeler gibi yerlere uygulamanın fazla bir mâzisi yoktur ve mekân markalaştırma hâlâ yeni gelişen bir sahadır.
48
49. Mekân ve Ülke Markalaşması
Kamu diplomasisi bir ülkenin imajının ve itibarının şahsî etkileşime fırsat veren ya da engelleyen bir zemin teşkil eden kamu malları olduğu faraziyesine dayanır.
Belli konulardaki çalışmalar ülkenin genel imajına olumlu veya olumsuz olarak yansıyacaktır.
49
50. Mekân ve Ülke Markalaşması
Ülke markası imajının tesirleri görmek çok kolaydır.
Olumlu itibar sahibi olma şansını yakalamış veya başarısını gösterebilmiş ülkelerin, şehirlerin veya bölgelerin vatandaşları, küresel vasatta istediklerini çok daha kolay elde edebilmektedirler.
Marka imajları onların önünde kapıları açmakta, itimat ve itibar oluşturmakta. kalite, bütünlük ve değer beklentisi meydana getirmektedir.
50
51. Mekân ve Ülke Markalaşması
Fakir, kültürsüz, gerici, tehlikeli veya yozlaşmış olarak telâkki edilen yerlerin vatandaşları ise yakın komşuları hariç her yerde elde etmek istedikleri şeyler için güçlüklerle karşılaşırlar ve ekseriya bu millî klişelere uymadıkları hususunda muhataplarını ikna etme çabalarına girişirler.
51
52. Mekân ve Ülke Markalaşması
Milletlerarası iş piyasasında İsveçli bir yönetici ile İranlı bir yöneticinin durumları veya Bangladeşli bir ihracatçı ile Kanadalı bir ihracatçının problemleri;
Mûteber kabul edilen bir ülkedeki saçma sapan bir turistik tesisin aldığı övgü dolu yorumlar ile zayıf veya kötü itibarlı bir ülkedeki eşsiz, bâkir, kusursuz bir atmosferin mücadele ettiği güçlükler;
Avrupa veya Amerika’daki tüketicilerin adı sanı duyulmamış bir “Japon” ürünü için ödeyeceği ücretle, muhtemelen Çin’deki aynı fabrikada üretilmiş muadili bir “Kore” ürününe ödemeye razı olacakları fiyatlar;
Âdil, zengin ve istikrarlı kabul edilen bir ülkedeki son derece sıradan siyasî bir hadisenin milletlerarası medyada alacağı müspet yorumlar ile menfi imaja sahip bir ülkedeki bilgece, cesur ve yenilikçi bir politikanın maruz kalacağı acımasız tenkitler mukayese edildiğinde.
52
53. Mekân ve Ülke Markalaşması
Mekân ve ülke markalama durumlarında yazılı ve elektronik medya sponsorlu reklâmları ve bir ülke hakkındaki reklâmları yayınlar fakat medya iletişimin tek vasıta ve mecrâsı değildir.
Yatırımcıların dikkatini celbetmek veya bir ülkenin yerli ve milletlerarası basındaki profilini güçlendirmek için yapılan hükûmet destekli ülke reklâmları BBC World, Deusche Welle veya CNN gibi elektronik medyadaki ülke reklâm spotları ile birlikte artmaktadır.
53
54. Mekân ve Ülke Markalaşması
Bazı yazarlar Endonezya ve çok ırklı Hawai’den menşe olarak Kenya-Kansas’lı ve Arap ismine sahip savaş muhalifi biri olarak Barack Hussain Obama’nın başkanlığını bile imajı bütün dünyada dibe vuran ABD kamu diplomasisinin bir başarısı ve ABD’nin yeniden markalanması olarak takdim etmektedirler.
54
55. Mekân ve Ülke Markalaşması
Marka Mekânlar ve Marka Şehirler: Bir yerin pazarlama başarısını şekillendiren en önemli husus o mekânın mümtazlığı ve üstünlüğüdür.
55
56. Mekân ve Ülke Markalaşması
Mekân markalaştırmasının gâyesi bir yandan ülke markalaması yurtiçi ve yurt dışı ekonomik, ticarî menfaatleri desteklerken diğer yandan ziyaretçileri etkilemek ve turizmi canlandırmaktır.
Ülke markalarının muayyen bir ülkenin ürünleri ve hizmetleri gibi müşahhas ve mücerret unsurları vardır.
Ülke markalaştırmanın daha bâriz hedefleri ‘menşe ülke’ tesirini teşkil etmek ve geliştirmek, ihracatı desteklemek veya yatırımcıları ve kabiliyetli iş gücünü etkilemektir.
56
57. Ülke İtibarı ve Marka
Hükûmetler ülke itibarlarını muhafaza hususunda yapabilecekleri üç önemli şey vardır:
Birincisi; gerçekçi ve bilimsel yöntemlerin yardımıyla, onları en çok alakadar eden ülkelerde ve sektörlerdeki milletlerarası algıyı anlayabilir ve bu ülkeler ve sektörlerdeki menfaatlerinin durumdan nasıl etkilendiğini gözlemleyebilir.
57
58. Ülke İtibarı ve Marka
İkincisi; iş dünşası ve sivil toplum ile açık, kreatif ve aktif bir iletişim tesis edebilir, işbirliği yapabilirlerse halklarının kabiliyetlerini, zekasını ve azmini dürüstçe temsil eden millî bir strateji—milletin kim olduğunun “hikâyesi”, hedefleri ve bu hedefe nasıl ulaşacağı—üstünde mutabakat oluşturabilir.
58
59. Millî İtibar ve Marka
Üçüncüsü, hükûmetler ülkelerinin her sektörde sürekli bir şekilde yenilikçi, alaka celbedici ürünler, hizmetler, politikalar teşekkül ettirmesini, hamleler yapmasını temin edebilir.
Böylece dünyanın alaka ve hayranlığını canlı tutabilir, söylemlerinin dürüstlüğünü ortaya koyabilir ve o ülkedeki insanların ve hükûmetin istediği itibarı kazanmayı hak ettiğini ispatlayabilir.
59
60. Millî İtibar ve Marka
Mekânların markalaştırılması veya rekâbetçi kimlikle alakalı beş yeni kanaat:
Mekânlar, toplumların kendileri hakkındaki kanaatlerini değiştirmek istiyorlarsa, dış dünya ile açık, planlı ve güçlü bir iletişim tesis etmelidir.
60
61. Millî İtibar ve Marka
1990’larda Alman AEG şirketi İngiltere de baş harflerini “İleri Almanya Mühendisliği” (Advanced Engineering from Germany) şeklinde yeniden tarif ederek bir reklâm kampanyası yapmıştır.
Reklâm kampanyalarının çıkış noktasını Alman şirketi olmaları, yani marka kalitesini temsil eden millî bir imaja sahip olmaları teşkil etmekteydi.
61
62. Ülke İtibar ve Marka
Simon Anholt ilk olarak diplomasiyi ülke markalaştırmasının alt kümesi olarak görmüştür.
2007 yılında, Kamu diplomasisinin inkişaf eden bir sahasını bir disiplin olarak birleştirmek için dergi milletlerarası münasebetler uzmanlarını editörlük heyetine davet ederek adını Mekân Markalaştırma ve Kamu Diplomasisi olarak değiştirmiştir.
62